AZİM Mİ, HIRS MI?

azim mi hırs mı

“Aslında kafası zehir gibi ama, kendisi çalışmıyor..”

“Çocuk çok zeki ama arkadaş çevresi bırakmıyor…”

“Biraz daha gayret etseydi, fen lisesine girerdi, aslında müthiş zekası var..”

Şu sıralar en çok duyduğumuz cümleler bunlar, kayıt zamanı zira..

Öyle yetiştirildik, eğer matematiğin iyiyse, fende başarılıysan zekisin, değilsen sen adam olmazsın. Ve  bu durumun mutlaka senden kaynaklanmayan sebepleri var.

Bizde gelenektir; yarım yamalak yürürken düşse veya sehpaya kafasını çarpsa çocuk, azarı sehpa işitir. Anne sehpayı döver, yere vurur, “ağlama bak ben onu dövdüm” der.

Burada bilimsel bir çalışma, genetik bir yaklaşım, ailesinden gördüğü gibi tek yönlü bir terbiye  gözlemlersiniz..

Buradan bilinçaltına gönderilen mesaj şudur. “Aslında sen çok dikkatli yürüyordun, şapşal sehpa birden önüne çıktı. Sende kesinlikle kabahat yok, ağlamakta haklısın, bu şekilde devam et.

Başarısız olduğunda başkalarını suçla.”

Bu minval üzere yetiştirilen çocuğun bilinçaltına hayatı boyunca değişik vesilelerle benzer mesajlar gönderilir…

“Aslında sen çok zekisin, istesen her şeyi yaparsın, günde 600 soru çözsen fen lisesini kazanırsın, içindeki devi uyandır….”

Bilinçaltı bu iletileri özümsemeye kabullenmeye çalışırken, bilinç üstü şaşkındır. Çünkü çok ta zeki olmadığının farkındadır, içinde dev filan da yoktur.

Aslında bu tür cümleler her ne kadar motivasyon amaçlı söylense de sadece hırsı körükler.

Hırslı insan, içinde gerçek bir devin uyuduğunu sanır, normal insanlardan daha akıllı olduğuna inanır,  o hırsla günde bin soru da çözer, ancak başarısız olduğunda kesinlikle başka bir suçlu vardır.

Hırslı insan depresiftir. Tamahkârdır. “Ben çalıştım hak ettim, kesinlikle kazanmam lazım” diyerek kaderine razı olmaz. Bu nedenle her zaman mutsuzdur.

Başta kanser olmak üzere kalp ve damar hastalıkları, ülser, migren gibi fiziksel hastalıklar kaygı bozuklukları, psikotik bozukluklar ve kişilik bozuklukları gibi psikiyatrik sorunlar aşırı hırs sonucu ortaya çıkan yaygın hastalıklardır.

Hırs, kişiyi her şeyin en iyisine, en çoğuna ve en değerlisine sahip olmaya şartlandırır. Toplumda sevimsiz bir yabancı yapar. Hırs, sevgi, şefkat, iyilik, yaratıcılık, paylaşım, güven gibi özel duyguları yok eder….

“Kargaya yavrusu şahin gibidir” derler. Bu nedenle çocuğumuzun zekâsı, yetenekleri bize farklı gelecektir. Ancak bilmeliyiz ki, zekâ, güzellik, kabiliyet gibi Allah vergisi özellikler kişisel olarak övünme hakkımız olmayan özelliklerdir. Allah insanlara bu yönüyle eşit dağıtım yapmamıştır. Ancak zekâsını, kavrayış ve yeteneğini verdiği her insan için bu dünyada bir rol belirlemiştir. O yeteneği ile o zekâsıyla yapması gereken işler onun için hazırlanmış ve kendisine de aslında bu iş ve mesleğe karşı bir muhabbet de vermiştir. Bu nedenle çocuğumuzun herkesten farklı, şahsına münhasır, zekâsı ve yetenekleri farklı bir birey olduğunu kabullenip, o ölçüde imkânları önüne sermek yeterlidir. Onun “ne yaptığını değil, nasıl yaptığını” görüp takdir etmeli, ona azimli olmayı öğretmeliyiz.

Çünkü azim: bir işteki engelleri yenme kararlılığı anlamına gelir. Azimli insan kanaatkârdır. Elinden gelenin en iyisini yapar, ancak sonuçlarına da razıdır. Başaramadığı takdirde “yaradan benim için başka bir şey takdir etmiş” deyip yeni rolünü en iyi oynamaya çalışır. Azimli insan; merhametli, paylaşımcı olur. Kendisine verilen hususiyetlerin  gereğini yerine getirir, sorumluluğunu taşır. Asla zekâsından, yeteneklerinden dolayı kendisini üstün görmez. Bu durum için her an şükredici olur.

Azimli insan; mutlu olur, sağlıklı olur…

Her alanda geçerli olmakla birlikte, özellikle eğitimde hırs asla olmaması gerekirken, acımasız bir yarış içerisinde yaygın hırs üzerine kurulu bir dünya düzeni nedeniyle çocuklarımız, geleceğimiz heba oluyor.

Doğumundan itibaren hırslı olmasını öneriyor, öğretiyor, teşvik ediyoruz. Çocukluğunu,  geri vermemek üzere alıyor, gençliğini çalıyoruz. Hep daha çok kazanmasını, hep en iyi olmasını bekliyoruz.

Birinciyi alkışlıyor, ödüllendiriyor, gerisini yok farz ediyoruz. Zekâsını yargılıyor, yeteneğini notla değerlendiriyor, aşağılıyoruz. Hırslıyız, bizde olamayanın onda olmasını istiyoruz

Çünkü, topyekûn paranoya içerisindeyiz

Daha Lise 1. sınıfta ağır depresyon hapları kullanan çocukların vebali hepimizin. .. Anne, baba, öğretmen, dershane, eğitim sistemi, toplumsal önyargılarımız… Hepimiz suçluyuz…

Suçluyuz, çocuklarımıza sadece azimli olmayı öğretemediğimiz için. Suçluyuz zekâ, yetenek ve kavrayışın Allah vergisi olduğunu algılayamadığımız için.

içine gönderilmiş

Bir cevap yazın