“POŞET YASASI”,TEMİZLİK, DİNDARLIK VS. AĞZIMA GELENİ YAZDIM..

Kızgınım… Kırar dökersem de kusura bakmayın…

Şurasından başlayayım evvela… Elhamdülillah “Müslüman”ız, sorsan (külü bırak) mangal kalmaz üfleyince… İman’ın şartı altı, İslam’ın Şartı beş, öyle mi… Kelime-i Şahadet, namaz, oruç ha !, varsa zekat, varsa haç, değil mi?… Az biraz da sadaka verirsen, eh faizden uzak durursan, bitti gitti öyle mi?…
Yahu temiz olmayanın dini de olmaz, ibadeti de olmaz… “İslâm, temizlik temeli üzerine binâ edildi” buyuruyor efendimiz… “Bismillah” deyip oradan başlayacaksın. Önce kafayı temizleyeceksin, fitneden, hasetlikten, fesatlıktan hileden, hurdadan, üçkağıttan, hainlikten… Sonra kalbini, vesveseden, iğvadan, kinden, nefretten, kötü niyetten arındıracaksın. Sonra üstünü başını, ağzını burnunu, tüm bedenini velhasıl… Sonra evini, barkını, kapını, bahçeni, oturduğun kalktığın yeri, gezdiğin gördüğün her yeri, çevreni, çevrenin çevresini… Dünyanı yahu, dünyanı temiz tutacaksın kardeşim… Ondan sonra iman ettim diyeceksin, namazına ibadetine girişeceksin… Yere bakarak yürüyemiyoruz Müslüman ülkesinde.. Tükürük, balgam, izmarit…, mide bulandıracak ne varsa… Cuma vakti, cami avlusuna tükürdü milletin içinde birisi de; uyardığımda, “ne olmiş” dedi, girdi camiye huşu(!) içinde…

Yahu temiz olmayanın dini de olmaz ibadeti de… İnegöl Belediyesi (özellikle belediye başkanımız Alper TABAN’a yürekten teşekkür ediyorum) hayli zamandır temizlik konusuna adanmış, gayretle inatla çalışıyorlar, sağ olsunlar. Çok ta mesafe alındı doğrusu, ama hala mermer kafalı insanlar var ve dünya umurlarında değil maalesef…

Kapalıspor salonumuzun bahçesinin bu sabahki hali var fotoğrafların birinde. Dün akşam salonda basketbol maçı vardı ve seyirci, hakem, sporcu el birliğiyle bu hale getirdiler bahçeyi. Daha çok şey vardı ya çöpten yana, ben sadece izmaritleri çektim.

Sinirliyim çünkü, “benim personelimin dünyaya geliş sebebi, “senin izmaritini, çöpünü attığın yerden toplamak” olamaz kardeşimmm. Bir embesile sorar gibi tekrar tekrar soruyorum: “Neden yere atıyorsun, neden yahu?”…

Hükumetin “poşet kanunu” diye bilinen uygulaması çok işe yaradı, Allah razı olsun. Öyle ki, kanun öncesine göre doğaya bırakılan plastik poşet miktarı, yüzde doksan oranında azaldı. Etrafta uçuşan rengarenk poşetler görmüyorum mesela. Bu rakam şahsi gözlemime dayansa da, herkesin takdirine şayandır. Muhalefetin mücadelesine ve olayı hafife almasına rağmen “25 kuruş poşet ücreti” kestirip attı meseleyi… İkinci ve üçüncü fotoğrafım da bu konuyla alakalı… İlk resimde 16 şubat 2016 da büyük bir lodos afetiyle Allah’ın rüzgar eliyle yüzümüze çarptığı pisliğin fotoğrafı var… İkincisinde köyümde bu yaz çektiğim, Hulviye ablamın kaç kez kullandığını bilmediğim, lakin itinayla yıkayarak kurumak üzere astığı poşetler var…

Son sözüm din adamlarına, hocasından müftüsüne, din öğretip diyanet tedris edenlere… Allah aşkına acilen ve hususen, temizliğin, yani “taharet”in sadece beden temizliği olmadığını, hedesten, necasetten, setr-u avretten ibaret olmadığını, Müslüman’ın topyekun temiz olması gerektiğini anlatın… Önce orayı bi geçelim de sonra iman, itikat ve ibadet, sonra takva, tasavvuf başlasın…

Allah aşkına, “temiz olmayanın imanı da olmaz, ibadeti de” deyin bize…
Allah aşkına önce insan olmayı öğretin bize …
y.ş.y (21.10.2019)

içine gönderilmiş